HEP ÇOCUK KALIN…

546

BİZİM ZAMANIMIZDA- YILBAŞI KUTLAMALARI…
Televizyonun olmadığı zamanları hayal meyal anımsıyorum.
Ahşap kutularda lambalı radyolarımız vardı.
Orhan Boran, Halit Kıvanç’ın sunduğu yılbaşı programları dinlenirdi.
Türkülerle başlar, gece ilerledikçe Türk sanat müziğinin en güzel şarkıları çalınırdı.
Saat, 24.00 olduğunda kutlamalar ve milli piyango çekilişi heyecanla beklenirdi.
Büyük ikramiye çıkan numara beklenir, ‘Tüh be! Bize çıkmadı,’ sözleri ile yılbaşı gecesi sona ererdi.
O günlerin en büyük yıl başı eğlencesi tombalayı unutmamak gerek.
Heyecanla sayılar takip edilir; ben tombala dedim, sen dedin kahkaları ile zamanın nasıl geçtiği anlaşılmazdı.
Yetmişli yılarda televizyonlar evlerimize girdi. Tombalalar tarihe karışmadı ama az oynanır oldu.
Televizyon programları günler önce öğrenilir, yılbaşı yemeği program başlamadan yenir, televizyonun karşısına geçilirdi.
Siyah beyaz tek kanallı TRT.
Son yıllarda, ‘Nerde o eski televizyon pragramları,’ dendiğine göre, beğenilirmiş demek.
Seksenli yıllarda her yılbaşı, ‘Oryantal danscı (o günlerdeki adı dansöz) çıkacak mı, çıkmayacak mı?’ tartışmaları alır başını giderdi.
Saatler 24.00’ü vurdugunda Türk sanat müziğinin güneşi Zeki Müren, olmazsa olmazlar arasındaydı.
Yılın sevilen şarkısıyla yeni yıla merhaba denirdi.
Doksanlı yıllar mı? Hiçbir şey anımsayamıyorum. Demek ki bir iz bırakmamış.

Eskiden bir nostalji yaşamanız için tıklayın aşağıdaki videoyu..
Kaçınız seyreder bilemiyorum ama, gençlerin seyretmeyeceğini kesin biliyorum..
Zira gençler şimdilerde başka seylerle meşgul oluyorlar!?….
http://www.youtube.com/watch?v=6vFGh83m4r0&feature=player_embedded#!
***

HAYATI ÖĞRENMEK…
Ne kadar küçük şeyler için ağlardık…
Bir tutam saç, bir oyuncak araba, bir bebek…
Şimdi büyüdük..
Çok büyük olaylar bile ağlatmıyor bizleri…
Ölümler, iflaslar, savaşlar…
Şimdi daha mı güçlüyüz ?..
Yoksa daha mı alışkın ?…
Hayatı öğrenmek,
Alışmak mı acaba ?…
***

 

HEP ÇOCUK KALIN !…
“Gel oğlum kalk bakalım tahtaya, sana bi sorum var”.
“Buyurun, sorun öğretmenim”
“Canlılar kaça ayrılır?”
“Dörde ayrılır öğretmenim.”
“Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım”..
“Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar”.
“Çocuklarda insan değilmi oğlum?”
“Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim”
“Peki, şimdi yeniden say bakalım..”
“Bitkiler, Hayvanlar ve çocuklar..”
“Oğlum insanlara ne oldu?
“Kalplerinde sevgiyi yeşertip düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, diğerleri de hayvanlaştılar öğretmenim! “
Çocuk kalmanız dileğiyle…
***
Şiddet”in yerine “anlayışın,
Kavga”nın yerine “barışın,
Nefret”in yerine “sevginin,
Muaraza”nın yerine “müsamahanın olduğu,
Helâlinden kazanma” düşüncesinin, “ne pahasına olursa olsun kazanma” hırsına dönüşmediği,
Kem sözlerden, kem gözlerden, fesat yüzlerden uzak, bir yıl diliyorum..
Mutluluklar gölgeniz olsun…

SAĞLIK SIHHAT VE MUTLULUK İÇİNDE NİCE YILLARA..

Eğer söylenecek sözünüz varsa ekleyin..
Eğer söylenecek sözünüz yoksa sözleri okuyun..
Okumaya da zamanım yok diyorsanız..
O zaman PAYLAŞ ın birileri mutlaka okur…

Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”

Araç çubuğuna atla