İNSAN OLMAK!…

Çarşamba, Ekim, 2011
479
Ana Sayfa ·Din & İnanç ve Felsefe ·İNSAN OLMAK!…

İNSAN OLMAK!…
Dinimiz “sevgi dini”, Peygamberimiz “Rahmet Peygamberi”…
Peki biz “sevgi dini”ne mensup Müslümanlar olaraktan “sevgi insanı” mıyız?
İnsanları gerçekten seviyor muyuz?
Dindaşlarımızı “kardeş”, diğerlerini “türdeş” olarak görüyor muyuz?
Biz de tıpkı Peygamber-i Âlişân Efendimiz gibi, merhametli miyiz, hamiyetli miyiz, şefkatli miyiz?
Böyle isek, şu bencilleşmiş, paylaşımsız, acımasız dünya kimin dünyası?
Bu dünyada şefkat yok, merhamet yok, insan yok, izan yok, hakperestlik yok, tevazu yok, yardımlaşma yok…
Tıpkı kapitalist dünya görüşüne kilitlenmiş tek dünyalılar gibi kendi eksenimize kilitlenmiş, sırf kendimiz için yaşıyoruz.
İnsanın gerçekten insan olması, bir başka deyişle “adam gibi adam” olabilmesi için kalbinde “rahmet” ve “merhamet” taşıması lâzım.
Bu ikisi “sevgi” eksenlidir. Demek ki, insanın gerçek insan olabilmesi için diğer insanlara karşı merhametli olması ve tabiî hayatı-kâinatı sevmesi gerekiyor.
Ancak durduk yerde insan insanı sevemez.
İnsanın insanı sevebilmesi için, o mükemmel varlığın Yaratıcısını kavraması lazım.
Ancak Yaratıcıyı kavrayabilir, idrak edebilirse, “Eşrefi mahlûkat” (yaratılmışların en yücesi, en şereflisi) olarak yarattığı en müstesna varlığı da (insanı da) sevebilir.
Yani işin başı yine Allah sevgisi…
Yunusleyin bir deyişle, “Yaradan’dan ötürü, yaradılanı sevme” san’atıdır.
Oysa biz hâlâ Yaratıcı Kudreti kavrayamadık. Onu kavrayamadığımız için de insanı sevmeyi öğrenmedik…
Hâlâ “benim inancım, benim mezhebim, benim milletim, benim tarikatım, benim cemaatim, benim siyasetim, benim partim, benim liderim, benim takımım, benim hemşehrim” mantığındayız…
Farkında olmadan bölücülük yapıyoruz!
Oysa kadîm kültürümüz devlet, para, ya da eşya eksenli değil, insan merkezlidir.

Alıntı: Yavuz Bahadıroğlu

Araç çubuğuna atla